Kategori: YGS ve LYS Haberleri |
0 Yorum |
773320 Okunma |
Yazan: admin | 14 Haziran 2009 19:52:43
Üniversiteleri, fakülteleri, bölümleri kısacası yüksek-öğretim kurumlarını ve alt birimlerini kıyaslamak ve sıralamak sadece ülkemizde değil, tüm ülkelerde sıkça gündeme gelen bir konu. Bu konuda ülkemizin çok ileri bir düzeyde olduğunu söylemek mümkün değil. Kıyaslama konusunda en yetkili kurum olan YÖK tarafından yapılan ve ara sıra detayları kamuoyu ile paylaşılan performans değerlendirmeleri ve sıralamalar dışında, bağımsız kuruluşlar tarafından yapılan ve yayınlanan değerlendirmeler yok. Oysa, uluslararası platformda yükseköğretim kurumları arasında kıyaslama olanağı sunan 'The Times, Higher Education Supplement', 'Shanghai Jiao Tong' vb lig tabloları, her ne kadar geçerlilikleri tartışılıyor olsa da, dünyadaki tüm üniversiteler tarafından takip edilyor ve stratejik ve taktik kararlarının verilmesinde dikkate alınıyor. Ülkemizde, üniversitelerin sıralamasını sistematik olarak yapan bir kurum olmamakla birlikte, kamuoyu bu konuda boş durmuyor. Özellikle üniversite tercihi yapacak adaylar ve aileleri arasında, çok dillendirilmese de, üniversitelerle ilgili bir itibar sıralaması bulunuyor.
Kamuoyu kendi sıralamasını yapıyor
Esas olarak üniversitelerin performansını gösteren ölçütler üç gruba ayrılıyor. Bunlar 1. giriş ölçütleri, 2. işleyiş ölçütleri ve 3. çıktı ölçütleri. Giriş ölçütlerinin temelinde o üniversiteye yerleşen öğrencilerin niteliğini gösteren ölçütler ilk akla gelenleri. Bu konuda özellikle üniversite adaylarının ve rehber öğretmenlerin dikkate aldığı belki de tek kriter, o bölümün ÖSS'de oluşan taban puanı. Bölümün taban puanı ne kadar yüksekse itibarı da o kadar yüksek oluyor. Bu değerlendirme, çok genel anlamda doğru olarak kabul edilebilirse de, dikate alınması gereken birkaç önemli nokta var.
Hacettepe Galatasaray', Yıldız Marmara'yı geçiyor...
Bilgisayar Mühendisliği programlarını incelediğimizde de bazı yer değişikliklerinin olduğu anlaşılıyor. Bunlar arasında en ilgi çekenleri, Hacettepe'nin Galatasaray Üniversitesi'ni, Yıldız'ın Marmara İngilizce Bilgisayar Mühendisliğini geçiyor olması. Ege Üniversitesi'nin, hem Ankara hem de Gazi Üniversitesi'ni geçerek 8. sıraya yükselmesi de dikkat çekici bir diğer istatistik.
Yükseköğretimin geleceği için hassasiyet gerekiyor
2010'da hayata geçecek yeni sınav sistemi ile ilgili detayları sizlerle bu sayfalarda daha önce paylaşmıştık. 2010 sisteminin getireceği önemli yeniliklerden biri, puan türlerindeki artış. Hatırlayacak ve örnekleyecek olursak, şu anda SAY1 ve SAY2 diye andığımız puan türleri MF olarak adlandırılacak ve içeriğindeki derslerin ağırlıkları değişecek şekilde bir çok MF puanı oluşacak. Söz gelimi, içinde biyoloji ve kimya ağırlığı fazla olan MF-1 ile tıp fakültelerine girilecek, matematik ve geometri ağırlığı fazla olan MF-2 ile mimarlık bölümlerine yerleşilecek. Şu anda kaç tane MF puanı oluşacağını bilmiyoruz. Aynı şey TM, TS ve DİL puanları için de geçerli. YÖK, puan içeriklerinin belirlenmesi amacıyla, beklendiği ve olması gerektiği üzere üniversitelere görüş soruyor. Üniversitelerden beklenen, bölümlerine yerleşecek adaylardan bekledikleri ders başarısını belirleyerek YÖK'e bildirmeleri. Bu sormaca sürecinin ardından, YÖK üniversitelerden toplanacak tüm görüşleri değerlendirerek her bölüm (İnşaat Mühendisliği, İşletme, Türk Dili ve Edebiyatı vb) için bir puan türü oluşturacak. Bu puan türlerinin içeriği, önümüzdeki yıllarda sınava girecek adayların yaşamlarını kökünden etkileyecek, lise ve dershanelerin müfredatlarını şekillendirecek, üniversite hocalarının karşısına gelen lise mezunlarından akademik beklentilerini karşılanıp karşılanmamasını belirleyecek. Yani bu iş önemli bir iş. Bu işin hakkıyla yapılması gerekiyor. Bu işi 'yapmış olmak için' yapmak ülkenin yükseköğretim geleceğini önemsememek olur.
2023 VİZYONUNDA ÜNİVERSİTELER
Geçtiğimiz haftalarda Atılım Üniversitesi'nde düzenlenen 2023 Vizyonu'nda Üniversiteye Giriş Sistemi Kongresi'ne katıldık. Son derece üst düzey kalitede organize edilmiş ve yürütülen kongrede, ÖSYM ve YÖK temsilcilerinin yanı sıra birçok üniversitemizden akademisyenler, konu ile ilgili araştırma ve görüşlerinin birbirleri ile paylaştılar. Biz de İstanbul Kültür Üniversitesi ArGe Merkezi olarak bir bildiri ile kongrede yer aldık. Kongre sırasında yaptığımız kahve arası sohbetlerde, özellikle bazı devlet üniversitelerinde 2010 sistemiyle ilgili puan türü belirleme işinin, olması gerektiğinden çok daha az özen gösterilerek yapıldığı konuşuldu. Üniversitelerdeki araştırma görevlilerinden beklenen asli görev bilimsel araştırmalara katılmak ve destek vermektir. Ancak gerçekte bu görevlerinden daha çok çalıştıkları bölümün 'angarya' işlerini yaparlar. Anlaşılan o ki, birçok üniversitemizde 2010 sistemindeki puan türlerinin içeriklerinin belirlenmesi işi angarya olarak görülüyor. 2010 sisteminin başarıya ulaşması için, sistemin A'dan Z'ye tüm bileşenlerinin görevlerini hassasiyetle yerine getirmesi gerekiyor. Umarız bu konudaki herkes üzerine düşeni yapar...
Burak KILANÇ
Üniversitelerin ÖSS performansı nasıl kıyaslanabilir?
KIyaslama için akla gelen ilk kriter taban puanlar. Bunun yanında, üniversitelerin kaçıncı sırada ve kaç kere tercih edildikleri, yerleşenlerin geldikleri lise türleri, yerleşenlerin lisenden kaç sene kaybettikten sonra üniversiteye yerleştikleri vb. ölçütler ayrıca kullanılabilir. Bu bilgilere ÖSYM'nin web sitesinden ham veri olarak ulaşmak mümkün, işlenmiş haliyle www.dogrutercih.com sitesinde yer alıyor.
Soru Cevap
Merhaba ben düz lise 3. sınıf öğrencisiyim, sayısal bölümü okuyorum ve üniversite olarak tıp bölümünü okumak istiyorum. Fakat tıp bölümüne düz liseden araştırdığım kadar pek kimse yerleşemiyor galiba. Ben bu konuda bilgi almak istiyorum ama istediğim meslekten de vazgeçmek istemiyorum.
Öncelikle şunu belirtelim ki, genel liselerin fen bilimleri alanından mezun tüm adaylar için tıp fakülteleri alan-içidir, yani AOBP'leri 0.8 ile çarpılarak ÖSS puanlarına eklenir. Bu nedenle, düze lise mezunu olduğunuz için tıp fakültesine giremeyecekmişsiniz gibi yersiz bir düşünceye kapılmanıza gerek yok. Fen lisesi ya da Anadolu lisesi mezunları ile aynı şartlarda tıp tercihi yapmanız mümkün. Bu noktada endişelenmenize sebep olabilecek tek faktör, mezunu olduğunuz lisenin ÖSS'deki başarı durumudur. Eğer lisenizin ÖSS başarısı yüksek değilse bu durumda gerçekten özellikle fen lisesi mezunlarına göre şansınız zayıflayabilir. Ancak şunu da belirtmekte fayda var ki, AOBP'nin hesaplanma formüllerine göre liseyi üst sırada bitiren adayların AOBP'si, lisenin ÖSS'de toplu olarak gösterdiği başarıdan az etkilenmektedir (örneğin okul birincisinin OBP'si de AOBP'si de 100 olmaktadır.) Bu nedenle, tıp hayalinizi gerçekleştirmek için okumakta olduğunuz liseden üst sıralarda mezun olmanız son derece önemlidir. Lise 3'te olduğunuzu belirtmişsiniz. Bu sene ve gelecek seneyi not ortalamanızı yükseltmek için çok iyi değerlendirmenizi öneririz.